İkili ilişkilerde, ne söylediğinden ziyade, nasıl söylediğinin; jestlerin, mimiklerin ve ses tonunun ne kadar önemli olduğunu gösteren; ilişkideki son tartışmanın, geride kalmış tüm tartışmalardan bir şeyler biriktirerek barındırdığını; hiç önemsemediğimiz şeylerin aslında ne kadar çok anlam ifade edebildiğini, bembeyaz bir tablonun üzerine çizilmiş beyaz bir çizgiyle metaforlaştırıyor.
Bu tablo dışarıdan bomboş gibi gözükse de, yaklaştıkça, beyaz çizgileri görebiliyoruz. Tıpkı ilişkilerde, söylenenlerin ve davranış biçimlerinin içini biraz deşelediğimizde bambaşka bir tablonun ortaya çıkması gibi. Bunlar çoğu zaman kırmızı çizgilerimiz olamıyor, üzerine konuşmaktan kaçınıyoruz veya görmezden geliyoruz, önemsemiyoruz; fakat her an ordalar ve kırmızıya dönmeye hazırlar. Küçük bir tartışmadan başlayıp, büyük bir volkana dönme ihtimalleri her zaman var.
Oyun o kadar küçük ayrıntılardan anlam çıkarmaya çalışıyor ki, ve başarıyor da, tiyatronun tam anlamıyla güzelliklerinin ortaya çıkmasına ve oyunun keyifle izlenmesine vesile oluyor. Bunda en büyük pay da oyuncuların. Üçü de harikaydı. Karakterlerin, yazar tarafından onlara verilen ve karakterleri var eden özellikleri sanki oyuncuların gerçek karakterleri gibiydi.
İzleyen herkesin, ilişkilerinden yola çıkarak kendinden bir şeyler bulabileceği ve üzerine düşünmemizi sağlayan, her şeyin dozunda olduğu, yer yer güldürürken, ciddi ciddi düşündüren, son zamanlarda izlediğim en iyi oyundu. Üzücü kısmı, saçma oyunlar kapalı gişe oynarken, bu oyunda salonun yarısının boş olmasıydı. Bu yorumları okuyarak gidip gitmemeye karar verecek olanlara kesinlikle öneriyorum.
Emeği geçen herkese teşekkürler.