Oyun çeviri olmasına ve neredeyse her diyalog müzik de barındırmasına rağmen, metinin hiçbir noktada rahatsız etmediği bir oyundu. Sahne tasarımı zayıftı fakat dekor ve kostüm tasarımcıları çok iyi iş çıkarmış. Özellikle sondaki düğün sahnesinde kullanılan mum dekorları ve kıyafetlerin rengiyle sahne bir resim tablosu gibiydi. Oyunda orkestranın sahnedeki konumu orijinalinde nerede bilmiyorum ama Bursa’daki sahnede, pek kıyıda ve kıyafet olarak pek özenilmemiş şekildeydi. Bunun tam aksine, baştan sonra harika idiler. Müzik, metin, koreografiler ve performanslar her geçişte alkışı haketti.
Hayko Cepkin’in başrolde oynayacağı bir oyun yazalım denilse, herhalde bu oyundan daha iyisi olmazdı. Hayko’nun fiziksel görünümüyle karakterin evrildiği ruh hali muhteşem eşleşmiş. Buna ses performansı da eklenince, sahnede izlediğim en iyi performanslardan birine şahit oldum. Özellikle Edward Hyde’a geçişin yaşandığı anlar çok çok çok iyiydi. Keza diğer tüm oyuncuların performansları da öyle.
Oyunda havada kalan kısımsa, Öznur Serçeler’in oynadığı karakterle Doktor’un arasında yaşanan ilişkinin mahiyeti. Mekanda tanıştığı kıza, denek olarak kullanmak istediği için, kartını veriyor. Sonra eve dönüp, bu deneyi kendi üzerinde yapması gerektiğine karar veriyor. Onun üzerinde hiçbir şey denemeyeceğine ve duygusal olarak bir şey hissetmemesine rağmen, ilişki sürmeye devam ediyor. Hiçbir şekilde nişanlısıyla görüşmek istemeyen doktor, en zor anlarında ve normale döndüğü anlarda, bu belirsiz ilişki içinde olduğu kızla görüşüyor. Oyunun odağı bu değildi kabul, fakat oyun bir noktada, sırf oyuncuların performansını parlatmak için ana hikayeden koparılmış bir yola savruldu izlenimi uyandırdı.
Birkaç zayıf noktasına rağmen oyun her anlamda üst seviyede. Dünyadaki temsilleri arasında en iyilerinden biri olabilir. Mutlaka izlenmeli.