Seni anlatıyorum İran Şahı, güzel ülkemin insanı sen anla! Coğrafyalar değişse de, güç sahibi ile güce boyun eğmek zorunda kalan arasındaki ilişkilerin yozlaşmış hali hiç değişmiyor. Bir nevi, günlerce beklemiş her ekmeğin yeşil küfle kaplanması gibi, değişmez bir kanun. Halkını hiç düşünmeyen ve kendi tahtını korumak için her türlü yola başvurmayı meşru gören bir şah veya halkını düşünüyormuş gibi yapıp, manipüle ederek koltuğunu kaybetmemek için …
Joseph K
Toplum sözleşmesi, bireylerin bir takım özgürlüklerinden istekli olarak vazgeçerek, yaşadıkları kara parçası üzerinde düzeni sağlama yetkisini, ortak akılla önceden belirlenmiş kurallar çerçevesinde, demokrasi aracılığıyla, yine halkın içinden seçtiği kişilere devreder. Bu kişiler, halktan aldığı onayla devlet denen organizmayı hukuk çerçevesinde yönetmekle yükümlüdür ve sahip oldukları gücü kendi menfaatlerine kullanmamaları için birçok denge-denetleme mekanizmaları kurulmuştur. Herkesin demokrasiye ve hukuka inancı olduğu önkabulü ile varsayılan bu sözleşmeye …
Cırcır Böcekleri İtler ve Biz
Sanayileşmenin başlaması, ulaşım ve mal dağıtım imkanlarının gelişmesiyle birlikte kısıtlı verimli topraklarda yaşamak zorunda kalmayan ve geçimini sağlamak için yeni kurulan, etrafı burgus (Kale burcu demek. Burjuva yani kentsoylu’nun latince kökeni) ile çevrili kentlere göç eden insan, belki de ilk defa doğasına bu kadar uzak kalacağı yere ilk adımını atıyor. Burçlarla çevrili bu alanda, köyden tamamen bağımsız, farklı emek-sermaye biçimleri, ikili-girift-ilişkiler, saat-dakiklik kavramı, fabrikada çalışmak …
Mükemmel Günler
Kış Uykusu filminde Aydın, kız kardeşine, ‘’Valla ben evim, odam, kitaplarım neredeyse kendimi oralı hissederim; başka bir yere de ihtiyaç duymam. Ya bu insanın kendine bir dünya yaratabilme, kendini oyalayabilme yeteneği ile ilgili bir şey. Sıkılmak ne demekmiş ya? Sıkılmak için hiçbir zaman bir saniye vaktim olmadı benim. Ayrıca sıkılmak denen duygunun son derece lüks bir duygu olduğunu düşünüyorum bugünkü şartlar altında.’’, der. Nietzsche’de “üstinsan” …
Her Şey Bedava!
Ülkeler kültürler değişiyor fakat mücadeleler hep aynı. Güçsüzün güçlü karşısındaki var olma savaşı geçmişte krallar ve sultanlara karşı verilirken, günümüzde serbest piyasaya ve patronlara karşı veriliyor. Oyun tam da, ikinci dünya savaşının bitiminden, altmışlı yılların sonuna kadar olan ve emekçi kesimin refahının zirvesini yaşadığı yılların bitiminde, neoliberal politikaların ayak seslerinin duyulduğu bir dönemde 1974’te yazılmış. Bu anlamda, aslında tüm avrupayı ve 24 Ocak kararlarıyla hayatımızı …
Cadı Kazanı
Avrupa nasıl bugünkü Avrupa oldu, buna sebep olan itici güçler neydi diye soran olursa, kitap, belgesel dışında herhalde bu oyunu da öneririm. Yüzyıllar boyu süren, kilise ve kralların iktidar savaşını dünyevi iktidarın yani din dışı gücün kazanmış olmasının sebeplerinden birini ve bunun akabinde laikliğin bir fikir olarak ortaya neden çıkmış olduğunu apaçık bir şekilde görebilirsiniz. Oyun, katolik ve o günlerde yeni yeni taraftar toplayan protestan …
Çirkin
Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar:Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir. İkisinde de arzuların peşinden giden insan başroldedir. Eylemsizlikten eyleme geçiren, yeni icatlara sebep olan, yeni kitaplar yazdıran, ölümsüz aşklar yaratan ve sayacağımız onbinlerce eylemin sebebidir. Birileri arzularının peşinde koşarken, birileri de ya arzularına ket vurur ya da peşinden koşacak cesareti yoktur. Masallarsa, olayları olabilecek en uç noktasıyla ele …
Fallen Leaves
Doğaya dair hiçbir şeyin olmadığı, endüstrileşmenin her yeri ve her şeyi çepeçevre sardığı; toplumsal hiyerarşinin ve kuralların, insanların duygularını esir alıp robotlaştırdığı, spontanlığa yer bırakmayarak, ikili ilişkilerde olması/gösterilmesi gerekenler dışında hiçbir şeye müsaade etmeyen, kullandığı dış öğelerle ve kıyafetlerle 60’larda geçtiğini düşündüren fakat günümüz teknolojisini de barındırarak zaman kavramını eğip büken distopik bir evrende (ve bu evreni kurarken tamamıyla hayatın kendisinden ilham alarak yapan) verilen …
Herkes Kocama Benziyor
Oyunu izlerken, Ara Güler’in, neden gündelik yaşamı fotoğrafladığı üzerine sorulan bir soruya kendine has üslupla verdiği cevapta söylediği, “Hayat dediğin küçük adamların hikayesidir. İngiltere Kraliçesi’nin hayatı bi boka yaramaz.” sözü aklıma geldi. Gündelik hayatta tanısan, herkesin her şeyin uzmanı olduğu günümüzde, hayata dair çıkarımlarını küçümseyeceğin; belki içten içe şivesiyle dalga geçip, anlattıklarının yarısını dinleyeceğin, bir pavyon tuvaletinin temizliğinden sorumlu Ayten’in, ataerkil bir toplum yapısı içinde …