Oyun başta klişe bir hollywood senaryosu kıvamındaydı. Doktor ile yazarın konuşmaları ve hem her eserde kaliteyi bir üst seviyeye çıkardığı düşünülen klasik müzik ve ışık oyunlarıyla oluşturulmaya çalışılan gerilim, hem de verilen bir takım ipuçları size hem hikayenin hem de metnin çok da iyi olmadığını düşündürüyor. Hele yazarın yersiz ve yapmacık tepkileri ile hemşirenin donuk oyunculuğu da eklenince oyunun neredeyse yarısı diyebileceğimiz kısımında kötü bir izlenim oluşturdu.
Doktorun ipleri tekrar eline alması ve oyunculuğuyla bir nebze oyunu kurtarıp, oyunun vasat olduğunu düşündürtürken her şey daha da absürtleşmeye başladı. Gerilim türü olduğunu düşündüğünüz bir oyuna gidip, gereksiz bir mizahla karşılaşınca da dedim ki, iyice batırdılar.
Ta ki oyunun sonuna gelinceye kadar. Meğer o kötü oyunculuklar ve gereksiz diye düşündüğüm mizah da bir amaca hizmet ediyormuş. İşte o zaman her şey bir temele oturdu ve oyun hakkında fikrimi tamamen değiştirdi.
Oyun bu anlamda gerçekten iyi, fakat bu, oyunun sonuna kadar hem metni hem de oyunculukları vasat bir oyun izlediğimiz gerçeğini değiştirmiyor. Tiyatro sahnesi bu tür ters köşelere çok yatkın ve bunun içinde bulunmak keyifli ama sırf sondaki o ‘aha moment’ için tüm oyunun çok iyi olduğunu söyleyemeyeceğim.
Şunu anlıyorum, katil de, doktor olan hemşire de ve doktor da aslında uygulanan tedavi için bu mizanseni hastanede gerçekleştiriyor ve oyunculukların donuk, yetersiz ve yer yer kötü olmasını anlaşılır kılıyor fakat bunun yerine gerçek oyunculuklarını gösterseler ve sonda anladığımız an’a kadar hiç belli etmemiş olsalar oyun daha etkileyici olabilirdi.
Olumsuz eleştirilerime rağmen, her şeyden emin olduğunuz bir anda sizi gafil yakalayan ve finaliyle sizi ters köşede bırakan bir oyun. Tavsiye edilir. Emeği geçen herkese teşekkürler.